DİKKAT EKSİKLİĞİ HİPERAKTİVİTE BOZUKLUĞU ÜZERİNE
Şımarıklık mi? Gerçek bir tanı mı?
Dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu ya da kısaltılmış hali ile DEHB… Bu tanı, olağan dışı durum ya da -psikiyatri diliyle- “bozukluk” günümüzde pek çok yerde konuşulur oldu. DEHB, aileler, öğretmenler, psikiyatri alanı dışındaki hekimler ve tabi ki gençler; 60’larda, 70’lerde, 80’lerde çocukluğunu geçirmiş günümüzün yetişkinleri; ve hayatının bir bölümünde “dikkat dağınıklığı” yaşamış herkes açısından; anlamı, önemi, temelleri ve sonuçları bilinmeyen, ama bu aralar hep bahsedilen bir klinik durum… Anne-babaların doğal olarak çocuklarında dikkat dağınıklığı, konsantrasyon zorluğu ya da aşırı hareketlilik gördüklerinde akıllarına “acaba bizde de mi çıktı? ve en çok yaşanan endişe/ikilem olarak “ya çıktıysa ve çocuğuma ilaç verirlerse?” soruları geliyor.
Dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu (DEHB) ile ilgili birkaç önemli bilgi vererek konuya başlayalım. Anne-babalarının kuralları ve sınırları yetersiz koyduğu, sorumluluk duygusunu kazandırmadığı ya da pekiştirmediği pek çok çocukta derse ilgisizlik, motivasyon zorluğu, kurallara uymama, ve aşırı haraketlilik şikayetlerini gözleyebiliriz. Bu durum toplumlarda, modern dünyada ve ülkemizde çok sıktır; halk arasında kimi zaman “şımarıklık” olarak da tanımlanır ve DEHB değildir. Ailelerin kural-sınır ve sorumluluklar ile ilgili doğru ebeveynlik uygulamaları ile rahatlıkla geride kalabilir.
Öte yandan; kalıtsal temellere dayanan, beyinde yapısal, işlevsel ve nörokimyasal bozuklukların olduğu ve işlevsellikte (okul hayatı, ders başarısı, aile hayatı, akran ilişkileri)belirgin bozulma yaratan dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu da toplumda sık görülür. DEHB’de dikkat eksikliği, aşırı hareketlilik ve dürtüsellik (sabırsızlık) belirtileri yaygındır, süreklidir, şiddetlidir ve ebeveynin koyduğu kurallarla düzelmez. Konu üzerine farklı kıta ve ülkelerde yapılmış yüzlerce araştırmanın sonucunda, bilimsel bir gerçek olarak, en azından her 20 çocuktan birinde bu durumun olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz, ki bu güncel araştırma verilerinin çok altında bir oran. Yani, DEHB gerçek bir psikiyatrik tanıdır ve okul çağı çocuklarda sık görülür.
DEHB’nin tanısı, pek çok psikiyatrik bozuklukta olduğu gibi, klinik değerlendirme ve gözlemle konur. Yani çocuk psikiyatri uzmanı hekim anne-babayı dinler, ayrıntılı bir görüşme yapar, çocuğu gözler, çocukla ayrıntılı bir görüşme yapar, okul ve öğretmenlerden bilgi talep eder, aile ve öğretmenlerin doldurduğu ölçek ve anketleri inceler ve tanıya gider. Tanı için başka hiçbir teste gerek yoktur!
Ve tedavi…
Okul çağında ve ergenlikte DEHB’nin en etkin, kalıcı düzelme sağlayan, güvenli ve kolay kullanılan tedavisi ilaç tedavisidir. Bu alanda uzun yıllardır çalışmış, araştırmalar yapmış, uluslararası makaleler yazmış, Türkiye’nin farklı illerinde bulunmuş ve ABD’de de klinik deneyimi olan bir hekim olarak şunu net olarak söyleyebilirim: ailelerin tedavi öncesinde –çocukta psikiyatrik ilaç kullanımı- ile ilgili endişe duymaları son derece doğaldır. Çünkü öncesinde deneyimi ve konu hakkında bilgisi olmayan bir anne-baba için, psikiyatrik ilaç ve çocuk kelimelerinin yan yana getirilmesi “bu ağır bir durum”, “çocuğumun kişiliği değişecek” ve sonuç olarak “çocuğum zarar görecek” endişelerini doğurmaktadır. Ayrıca, ülkemizde ailelerin bu bilimsel temele dayanmayan endişelerini istismar eden pek çok kişi ve topluluk bulunmaktadır. Bu gruplar yalnızca ticari kazanç uğruna!, ve çocuğu tedavisiz, geleceği çalınmış halde bırakmayı gözünü kırpmadan göze alarak!, “ilaçsız tedavi sunuyoruz”; ‘’bitkisel ilaçlarla DEHB’yi iyileştiriyoruz’’ ve “DEHB’yi oyun terapisi ile düzeltiyoruz” şeklinde iddialarda bulunmaktadır. Bu bilimsel gerçeklerle ilgisi olmayan ve hiçbir etkinlik göstermeyen yaklaşımlar yalnızca çocuğun gerçek tedaviye ulaşamamasına, belirtilerinin kronikleşmesine ve yetişkinliğe DEHB’li olarak geçmesine sebep olacaktır. Tedavi olmamış DEHB yetişkinlikte, aralarında akademik ve mesleki başarısızlık, özel hayatta sorunlar, bağımlılık, kazalar, depresyon, kaygı bozuklukları ve öfke kontrol zorluğu gibi pek çok komplikasyonla (sonuçla) ilişkilidir. Tedavi ile bunların tamamı önlenebilir.
Aileler altta yazdığım on bilimsel gerçeği iyi bilmelidir…
DEHB ile ilgili yalnızca gerçekler:
- DEHB’de beynin bazı bölgelerinde ve beyin nörokimyasında belirgin bozukluklar bulunur.
- DEHB ve ilişkili belirtiler kalıtsal temellere dayanır.
- Aynı allerji, akne, astım, faranjit, epilepsi (beyin hastalığıdır; en yaygın ve etkin tedavisi ilaçtır) ya da tıptaki tedavi edilen pek çok durumda olduğu gibi; okul çağı ve ergenlikte DEHB’de ilaç tedavisi etkindir ve 1. Tercihtir.
- DEHB’de ilaç tedavileri, uzman hekim kontrolünde olduğunda, güvenlidir ve kolay kullanılır. Deneyimli hekimin kontrolünde etkinlik %80-90 oranındadır.
- DEHB’de ilaç tedavileri, durumu geçici olarak baskılamaz; yeterli süre ve dozda kullanıldığında ve hekim kontrolünde uygulandığında, kalıcı düzelme sağlar. Bu tedavinin özelliği kalıcı etkinlik en az birkaç yıl kullanılması gerekmesidir.
- Ailelerin uygulayacağı davranışsal yaklaşımlar hekim ya da alanda deneyimli psikologlar tarafından aileye rahatlıkla öğretilebilir ve başarı ile uygulanabilir. Davranışçı yaklaşımlar, pozitif pekiştirme, ödüllendirme, okulla yapılan çalışmalar ve sınıfla ilgili düzenlemeler DEHB tedavisinin etkinliğini artırır.
- Oyun terapisi ya da diğer psikoterapi yöntemleri DEHB’yi tedavi etmez; bu iddialar bilim dışıdır.
- Nörofeedback DEHB tedavisinde etkin bir yöntem değildir.
- Vitaminler ya da gıdaların DEHB ile hiçbir ilgisi yoktur. Çocuğun sağlıklı ve dengeli beslenmesi esastır ve fiziki sağlığı için gereklidir.
- DEHB ilaçları bağımlılık yapmaz; aksine bağımlılığa karşı koruyucudur!
- DEHB ilaçları deneyimli bir hekimin kontrolünde ve yakın takiple kullanıldığında, gelişimi olumsuz etkilemez.
PROF. DR. ÖZALP EKİNCİ – EKİM 2021